Bebekli Hayat Halleri
Bebekli hayat beni çok zorladı halen de zorluyor. Anne oluyorsun ama anne olmadan önceki kimliklerin ve sorumlulukların kaldığı yerden devam ediyor. Annelikle beraber hiç biri seni terketmiyor. Hali hazırdaki bütün sorumluluk ve yüklerin üzerine bir de anne kimliğin ekleniyor.
Sokakta sacı başı yapılı, doğum yaptığı halinden belli olmayan, 34 beden fit, genç, dinamik anne gibi gözüken ben varya evde bir deli gibi ordan oraya yetişmeye çalışıyor haberin var mı! Bir kere çayımı sıcak içtim mi? Sabah kahvesi diye bir şey var mı artık bir sor. Biberon temizliği bitse, emzikleri dezenfekte etmem gerekiyor. Tam o sırada Lina kaka yapıyor. Altı değişiyorum. Öğle uykusundan önce bir porsiyon meyvesi var. Kabızsa armut, değilse muz en sevdikleri. Meyvesini yediriyorum ama bu sefer de huysuzluk yapmaya başlıyor çünkü uykusu geliyor. Uyutuyorum. Oh uyudu diye rahat bir nefes almanın akabinde aklıma yeni bir soru beliriyor. Lina kalkınca ne yiyecek? Çocuk menüsü dediğin farklı bir olay bir kere. Dün karbonhidrat ağırlıklı beslendiyse bugün sebzeli bir yemek yiyecek, bugün sebze ise yarın etli bir yemek olmalı. Etli yemeklere illaki kuzu kıyma koymalıyım, çünkü bebeklerde demir eksikliği var ve demir de sadece kuzu kıymada var. Tuzsuz yapmalıyım ama lezzetsiz asla. Sebze çorbasının içine biraz da mercimek koyayım vitamin değeri artsın diye düşünürken, düdüklü tencereyi icat eden şahsa dualarını ediyorum. Uyurken yemeği ocağa koyuyorum dağılan mutfağı toparlıyorum ve"artık bir fincan kahveyi hakettim" dediğim anda hoop Lina uyanıyor. oldum olası uykuyu çok sevmedi zaten. Dünyayı keşfetmek ona hep çok keyif verdi.
Yemeğini yemiyor sen yediriyorsun. Bir fiil bu işi de ben yapıyorum.
Her yemek kirlenen bir bebek kaşığı, mama kasesi ve bir mama önlüğü demek. Makinada yıkamıyoruz hayır, hepsi beyaz sabun ile ayrı yıkanıyor. Karnı tok uykusu yok. Lina oyun oynuyor. Tekrar mutfağa giriyorsun, zira rejim yapan kocama özel hazırlanması gereken yemekler var. Allahtan İpek Hanım ızgara köfte, balık ve hindiyi sıklıkla menülere koyuyor. Ben yanına ya karabuğday ya da bir bulgur pilavı yapıyorum. Yemek yaparken Lina sıkılıyor oyuncaklarından. Yanıma mutfağa alıyorum. Mama sandalyesine oturtuyorum. Oyalansın diye önüne bazen bebek kurabiyesi, bazen bir kaşık, bazen de bir yarım elma bırakıyorum. En fazla 15 dk oyalanıyor. Bu sürede tekrar bir ara öğünü var, muhallebi, evde mayaladığımız yoğurttan bir kase ya da bir porsiyon cam rendede rendelediğim bir meyveyi yediriyorum.
Ah unuttum! Bir de çiş yapıyor aralarda pek tabii. Bir kaç kez bez değiştiriyorum. Bu iş de artık o kadar kolay değil, yürümeyi öğrendi ve yatma eyleminden son derece sıkılmaya başladı. Off ev çok dağılmış. Dört bir yana dağılan oyuncakları topluyorum. Saat bu arada 18.00 suları oluyor. Cem' arıyorum "akşam yemeğe gelecek misin?". Gelirse sofra kuruyorum, gelmezse ben karnımı doyuruyorum. 19.00 Lina'nın akşam yemek saati. Hayır öğlen yediğini yedirmiyorum. Mutlaka tok tutacak bir çorba içiriyorum. Tok olmazsa gece uyanır, o uyanırsa ben de uyanırım ve uykusuz kalırım. Genelde tarhana çorbası yapıyorum. Domatesli, sarımsaklı ve naneli olacak, et suyu mutlaka konacak. Yarım dilim tam buğday ekmeğinin içi ve 1/2 kase evde mayaladığımız yoğurt ile yediriyorum.
Yemekten sonra Lina'yı yıkıyorum. Doğduğundan beri neredeyse her gün aynı saatte yıkandı. Bu bizim anne kız ritüelimiz. Biliyor ki yıkandıktan sonra sütünü içip akşam uykusuna yatacak. Yıkıyorum, yağlıyorum, saçlarını tarıyorum, uyku tulumunu giydiriyorum. Diş temizliğini de yaptık mı Lina uykuya hazır. Saat 20.00-20.30 civarı. "Lina'cım eee yapacaksın. İyi geceler. Seni çok seviyorum" diyorum eline sütünü veriyorum, uyku arkadaşı kuzuyu yanına bırakıyorum, kuzunun üzerine 2-3 tane emzik koyuyorum ve odadan çıkıyorum. Dua ediyorum. Lütfen kendi kendine uyuyabilsin. Şanslıysam kendi kendine uyuyor, değilsem yatağından alıp ana kucağında piş piş piş yapıyorum. Saat 21.00-21.30 civarları. Lina mesaisi bitiyor, benim de pilim.
Lina'nın annesi olmaktan mütevellit mesai saatlerimin dışında, başka kimliklerimin verdiği işlerle de meşgul olmak durumundayım Woodyland'in A'dan Z'ye her şeyi ile ilgileniyorum; para kazanma derdi. Pilates yapıyorum; fit kalabilme derdi. Kuaföre gidiyorum; bakımlı olma derdi. Alışveriş yapıyorum; giyinme derdi. Cem'in karısı oluyorum; sevilme derdi. Evin genel tüm işlerini organize ediyorum; hayatta kalma derdi. Üstelik ben evinde yardımcısı olan şanslı kadınlardanım.
Tüm bunlar beni çok yoruyor ve zorluyor. Lina'lı hayatın sadece keyifli yönlerini kabul ettim, zorluklarını kabule geçemedim henüz, biliyorum ki kabule geçtiğimde hafifleyeceğimi ama henüz direnme aşamasındayım.
Seni seviyorum Lina!

Yemeğini yemiyor sen yediriyorsun. Bir fiil bu işi de ben yapıyorum.
Her yemek kirlenen bir bebek kaşığı, mama kasesi ve bir mama önlüğü demek. Makinada yıkamıyoruz hayır, hepsi beyaz sabun ile ayrı yıkanıyor. Karnı tok uykusu yok. Lina oyun oynuyor. Tekrar mutfağa giriyorsun, zira rejim yapan kocama özel hazırlanması gereken yemekler var. Allahtan İpek Hanım ızgara köfte, balık ve hindiyi sıklıkla menülere koyuyor. Ben yanına ya karabuğday ya da bir bulgur pilavı yapıyorum. Yemek yaparken Lina sıkılıyor oyuncaklarından. Yanıma mutfağa alıyorum. Mama sandalyesine oturtuyorum. Oyalansın diye önüne bazen bebek kurabiyesi, bazen bir kaşık, bazen de bir yarım elma bırakıyorum. En fazla 15 dk oyalanıyor. Bu sürede tekrar bir ara öğünü var, muhallebi, evde mayaladığımız yoğurttan bir kase ya da bir porsiyon cam rendede rendelediğim bir meyveyi yediriyorum.
Ah unuttum! Bir de çiş yapıyor aralarda pek tabii. Bir kaç kez bez değiştiriyorum. Bu iş de artık o kadar kolay değil, yürümeyi öğrendi ve yatma eyleminden son derece sıkılmaya başladı. Off ev çok dağılmış. Dört bir yana dağılan oyuncakları topluyorum. Saat bu arada 18.00 suları oluyor. Cem' arıyorum "akşam yemeğe gelecek misin?". Gelirse sofra kuruyorum, gelmezse ben karnımı doyuruyorum. 19.00 Lina'nın akşam yemek saati. Hayır öğlen yediğini yedirmiyorum. Mutlaka tok tutacak bir çorba içiriyorum. Tok olmazsa gece uyanır, o uyanırsa ben de uyanırım ve uykusuz kalırım. Genelde tarhana çorbası yapıyorum. Domatesli, sarımsaklı ve naneli olacak, et suyu mutlaka konacak. Yarım dilim tam buğday ekmeğinin içi ve 1/2 kase evde mayaladığımız yoğurt ile yediriyorum.
Yemekten sonra Lina'yı yıkıyorum. Doğduğundan beri neredeyse her gün aynı saatte yıkandı. Bu bizim anne kız ritüelimiz. Biliyor ki yıkandıktan sonra sütünü içip akşam uykusuna yatacak. Yıkıyorum, yağlıyorum, saçlarını tarıyorum, uyku tulumunu giydiriyorum. Diş temizliğini de yaptık mı Lina uykuya hazır. Saat 20.00-20.30 civarı. "Lina'cım eee yapacaksın. İyi geceler. Seni çok seviyorum" diyorum eline sütünü veriyorum, uyku arkadaşı kuzuyu yanına bırakıyorum, kuzunun üzerine 2-3 tane emzik koyuyorum ve odadan çıkıyorum. Dua ediyorum. Lütfen kendi kendine uyuyabilsin. Şanslıysam kendi kendine uyuyor, değilsem yatağından alıp ana kucağında piş piş piş yapıyorum. Saat 21.00-21.30 civarları. Lina mesaisi bitiyor, benim de pilim.
Lina'nın annesi olmaktan mütevellit mesai saatlerimin dışında, başka kimliklerimin verdiği işlerle de meşgul olmak durumundayım Woodyland'in A'dan Z'ye her şeyi ile ilgileniyorum; para kazanma derdi. Pilates yapıyorum; fit kalabilme derdi. Kuaföre gidiyorum; bakımlı olma derdi. Alışveriş yapıyorum; giyinme derdi. Cem'in karısı oluyorum; sevilme derdi. Evin genel tüm işlerini organize ediyorum; hayatta kalma derdi. Üstelik ben evinde yardımcısı olan şanslı kadınlardanım.
Tüm bunlar beni çok yoruyor ve zorluyor. Lina'lı hayatın sadece keyifli yönlerini kabul ettim, zorluklarını kabule geçemedim henüz, biliyorum ki kabule geçtiğimde hafifleyeceğimi ama henüz direnme aşamasındayım.
Seni seviyorum Lina!
Yorumlar
Yorum Gönder