Nerelerdeydim?

Uzuuun bir ara verdim. Neden mi? Çünkü anne oldum. Çevremdeki anneler gibi olmadım ama. Benim çevremdeki anneler bebeklerini kucaklarına alır almaz anneliği hisseden bebeklerine kendilerini 7/24 adayan ve bundan haz duyan kadınlar. Bende durum biraz farklı oldu.

Anne olduğumu aylar sonra farkettim. Lina'yı kucağıma ilk verdiklerinde ben sadece şaşkındım. Korkuyordum da. Sezeryan için belimden verdikleri ilaçtan ötürü ya bacaklarımdaki uyuşukluk geçmezse. Eve çıktığımda ise başka bir terane. Bebek dünyaya alışmaya çalışıyor gece gündüz farkını bilmiyor gündüz uyuyor gece ise gaz sancılarından ötürü çok ağlıyor. Uykusuzum. Emziriyorum. Sezeryan ameliyatından ötürü hareketlerim kısıtlı. Sinirlerim bozuk. Kocam dahil herkese gıcığım. Aşık olduğum adam zerre umurumda değil. Bana neler oluyor? Ve hayırlı olsuna gelen onlarca insan. "Lütfen gelmeyin, çok uykusuzum" diyorum her birine, tabii içimden. Vücudum ise sürekli değişiyor, hem hormonel hem fiziksel. müthiş bir delilik hali. Kocaman karnım gitti ama 4 aylık hamileymişim gibi küçük bir karın kaldı ve mucizevi bir şekilde ben emzirdikçe içeri doğru çekti. 40. gün ben özgürlüğümü ilan ettim. Yeniden pilatese başladım. Ve bu 40 gün ben hayatımın en zor, en gel-gitli, en tuhaf, en uykusuz, en yorgun, en kendimi sorguladığım, en değiştiğim 40 gününü yaşamış oldum.

Bebekli hayata alıştım tabii, sıkıyorsa alışma. Şimdi "acaba Lina'sız hayatımız nasıldı" diye o hep varmış gibi kocamla birbirimize soruyoruz, onun varlığından bedensel ve ruhsal tüm yorgunluğuma rağmen müthiş bir haz duyuyorum. Çıldırma anlarımda 2-3 saat evden yok oluyorum ya da çok sevdiğim mutfağıma giriyorum. İnsan bir şekilde yolunu buluyor.

Ve sonra işe nasıl döneceğim sorusu başlıyor. Ben dönmedim. Lina'yla beraber bir iş fikri doğdu ve ben bu iş fikrini hayata geçirmeye karar verdim. Hamileliğim sırasında finans sektöründe çalışan beyaz yakalı zavallı ben bir iş seyahati için Zurih'e gittiğimde, kocam da benimle gelmişti. Bebeğe organik ahşap oyuncak satan bir dükkandan hatırı sayılır paralar verip ahşap oyuncak satın aldık. Belki bilenleriniz vardır, nehir üzerindeki köprüden geçiğinizde hemen sol köşedeki dükkan. Lina doğdu. Ve biz Türkiye'de bebeğimize aynı kalitede ahşap oyuncak bulamadık. Yurtdışındaki üreticileri araştırdım, her birinin onaylı sağlık sertifiklarını soruşturdum. En sonunda içime sinen bir üretici firma buldum. Beşer onar sipariş vermek istedim. İmkansızdı. En az 100erli adetlerde sipariş verebilirdim. "Peki" dedim "öyle olsun". "Sadece kendi kızım için değil, çocuğuna benim gibi kaliteli oyuncak almak isteyen tüm anne babaların çocukları için getiririm" Ve böylece WOODYLAND doğmuş oldu. www.woodylandtr.com online e ticaret sitemiz üzerinden Türkiye'nin her ilinden ebeveyne hizmet veriyoruz. Özel anaokullarına WOODYLAND ahşap oyun köşeleri kuruyoruz. Kısa sürede ivme kazanan WOODYLAND sadece anne babaların değil, medyanın da dikkatini çekti Hürriyet Gazetesi Ekonomiyi Büyütenler ekinde girişimcilik öyküsü olarak haber oldum http://www.online-instagram.com/media/1141936614171229882_291833086 .

Blog ne olacak diye merak edenler için, aynı şekilde devam edecek, hamilelik ve emzirme dönemi menüleri, yine fit tarifler ve tabii bebek menüleri. Hayatımı değiştiren ve yön veren her şey bir şekilde mutfağıma ve tabii bloga dokunuyor olacak.

Uzun süren boşluğun sebebini yukarıdaki satırla izah etmeye çalıştım ve bu süre zarfında okumayı bırakmayıp sayfamı canlı tutan herkese bu vesile ile teşekkür ederim,

Kisses & Love,
Aybik





Yorumlar

Popüler Yayınlar